Orta Çağ boyunca Çemişgezek ve çevresine Doğu Roma,Müslüman Araplar(Abbasiler), Büyük Selçuklular, Mengücekler, Çubukoğulları, Artukoğulları, Saltukoğulları, Anadolu Selçukluları, Eratnalılar ve Safevi devletleri hakim olmuşlardır.
1) Bizans İmparatoluğu Döneminde Çemişgezek
Büyük Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı diye ikiye ayrılınca Çemişgezek ve çevresi Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna düşmüştür.
Bizans İmparatorluğu bölgemiz için önce Sasanilerle mücadele etmiş daha sonra aynı amaç için değişik devletlerle mücadele etmiştir.Bizans İmparatorluğu 591 yılında bölgemizin tamamına hakim olmuştur.Kaynakların verdiği bilgiye göre Çemişgezek ve çevresi Bizans İmparatorluğu döneminde “Hierepolis”olarak anılmakta idi.
Bizans İmparatorluğu bölgeyi korumak için özellikle Konstantin döneminde Araplarla büyük mücadeleler yapmıştır.Bu çalışmalar sonunda kesin bir sonuç ortaya çıkmaz.Bu arada Bizans İmparatorluğunda sık sık taht değişiklikleri olmaktadır.15 Mart 963 yılında Bizans İmparatorluğunun yönetimi İmparatoriçe Thephano’nun eline geçer.Bu tarihte Bizans İmparatoru II.Romanos ölmüş oğulları Basiles ve Konstantin küçük oldukları için yönetim annelerinin elindedir.
İmparatoriçe Thephano, bir süre sonra Nikephoros Phokas ile evlendi.Bu gelişme sonunda Bizans İmparatorluğunun yönetimi Nikephoros Phokas’a geçmiştir. Nikephoros Phokos , Bizans Ordusunu iki bölüme ayırarak ordu komutanlıklarına kardeşi Leon Phokas ve İoannes Tsimiskes’i getirtti.Komutanlar kendi aralarında iş bölümü yaparak görev alanlarını belirlediler.Buna göre Leon Phokas Batı Orduları Komutanlığına İoannes Tsimiskes ise Doğu Orduları Komutanlığına gelmiştir.Bu komutanlardan İannes Tsimiskes Çemişgezekli idi.Kaynakların verdiği bilgiye göre bu dönemde Çemişgezek’in adı “Tzimisca”idi. Aynı soyadı taşıyan İoannes’e izafeten bu isimin verildiği kaynaklar tarafından belirtilmektedir.
İoannes Tsimiskes’in Doğu Orduları Komutanlığına getirilmesi Çemişgezeklilerin Bizans İmparatorluğundaki etkilerini artırmıştır.Bu arada İmparator N.Phokas ülke işleri ile ilgileneceğine İmparatoriçe Thephano ile gününü gün etmektedir.Bu durumda ülke yönetiminde bozulmalar başlamıştı.Kendini kurtarmak isteyen İmparatoriçe Thephanon N.Phokas’a karşı bir suikast planlar ve bu işi Doğu orduları Komutanı İoannes Tsimiskes’e verir.
Tsimiskes,N.Phokas’a karşı bir suikast planı hazırlayarak 969 yılında onu ortadan kaldırır.N.Phokas’ın ortadan kaldırılması halk arasında memnunluk yaratmıştır.Bu gelişmeden kısa bir müddet sonra Çemişgezekli İoannes Tsimiskes Bizans İmparatorluğuna getirilir.
Kilise, İoannes Tsimiskes’in İmparatorluğunu onaylamak için İmparatoriçe Thephano’nun saraydan uzaklaştırılır.Böylece Bizans İmparatoru olarak taç giyer.İoknnes Tsimiskes dönemi Çemişgezek’in en parlak dönemidir.
İmparator İoannes Tsimiskes yaz aylarında Çemişgezek’e gelerek buradaki malikhanesinde kalıyordu.Bu nedenle dönemin kaynakları Hierepolis’e “Tsimiskes-Çemişgezek”adını vermektedirler.
2) Abbasiler Döneminde Çemişgezek
750 yılında İslam Aleminin liderliğini ele alan Abbasiler Tunceli ve çevresini IX. Yüzyılda İslam Devleti’nin sınırlarına dahil etmişlerdir.Ancak Abbasilerin amacı İslam Dini’ni yaymak olduğu için bunlara ait herhangi bir eser bölgemizde mevcut değildir.
3)Büyük Selçuklu Döneminde Çemişgezek
Büyük Selçuklu Devleti’nin Kuruluş Tarihi olarak kabul edilen 1040 yılı ile 1071 Malazgirt Meydan muharebesi arasındaki 30 yıl gibi kısa sayılabilecek bir zaman diliminde Selçuklular,merkezi Asya’daki kat’i hakimiyetlerini hızla Ön Asya, Orta Doğu, Acarbaycan ve Kafkasya’ya ulaştırdılar.Bu bölgeler Müslümanlarla bölgenin daha önceki hakimi olan Hristiyanların uzun yıllar kanlı mücadelelerine sahne olmuştur. Kafkasya’da Gürcü, Ermeni ve Hristiyanlarla karşı karşıya kalan Selçuklu komutanları, bölgedeki Bizans hakimiyetini kırarak önce Aras Vadisini takiben Kuzey Doğu Anadolu’ya sarktılar.Aars, Ağrı ve Erzurum yöreleri hızla fethedildi.Malazgirtten önce Yukarı Fırat Havzasına ulaşan Türkler, zaferden sonra Doğu Anadolu’da fetihlerde üstün başarıları olan komutanlara “İkta”olarak verilen bölgelerde saltanata bağlı beylikler kurdular. Bunların ilki Ebul Kasım Saltuk’a ikta olunan “Saltuklu Beyliği”dir. Erzurum ve çevresini içine alan ve uzun yıllar Çemişgezek’te de hükümran olan bu beyliğin kurucusu Emir saltuk II,Selçuklu soyundan gelen bir kahramandır.Daha önceleri, Selçukluların ilk kuruluş yıllarında Mavera-ünnehir, Gazne ve Horasan’ın fetihlerinde üstün başarısı temayüz eden bir kahramanın soyundan gelen Emir Saltuk II Anı ve Kars dolayları ile Büyük sultan Alparslan’ın takdir ve tevecühünü kazanarak kendisine ikta olarak verilen bu bölgede emir Saltuk II Doğu Anadolu’da ilk Türk Beyliğini kurmuştur. 1072-1202 yılları arasında Erzurum merkez olarak kurulan bu beylik bütün Yukarı Fırat Havzasında hüküm sürmüş ve bölgenin Türkleşmesinde en etkin amillerden biri olmuştur.Murat Nehrine kadar bütün Çemişgezek havalisini de kapsayan Saltuklu Beyliği Anadolu’da kurulan Selçuklu Beyliklerinin ilki olması dolayısıyla Anadolu tarihinde çok önemli bir yer tutar. Saltuklu Hanedanın Seceresi kronolojik sıraya göre aşağıda gösterilmiştir.
1-Ebul Kasım Saltuk II
2-Emir Ali
3-Ebul Muzaffer Gazi
4-İzzeddin Saltuk II
5-Mama Hatun
6-Nasreddin Muhammed
7-Ebu Musa Bin Nasreddin
Muhammed(Micingerd Beyi)
8-Melikşah Bin Nasreddin
Muhammed(Çemişgezek Beyi)
Milikşah Bin Nasreddin Muhammed’in soyundan gelenler Yavuz Sultan Selim Han dönemine kadar Çemişgezek’te hakimiyetlerini devam ettirirler.
4) Mengücekler Döneminde Çemişgezek
Sultan Alparslan 1071 yılında Büyük Malazgirt Zaferini kazanınca komutanlarına Anadolu’yu fethetme görevini vermişti.Bu fetih hareketine katılan komutanlardan biri de Mengücek Gazi’dir.
Mengücek Gazi Merkezi Erzincan olmak üzere Mengücekler Beyliğini kurmuştu. Bu beylik 1142 yılına kadar tek merkezden yönetilirken bu tarihte Melik İshak’ın ölümü ile üçe bölünmüştür.
5) Çubukoğulları Döneminde Çemişgezek
Sultan Melikşah döneminde Anadolu’da fetihler devam ederken Türkmen kuvvetleri de Diyarbakır ve çevresini ele geçirmek için çalışıyorlardı.Türkmen kuvvetlerinin başarılı calışmaları sonunda Diyarbakır Selçuklu hakimiyetine girince Sultan Melikşah bu çalışmada büyük payı olan Çubuk Bey’i ödüllendirdi.Onu seferin komutanı tayin ederek Palu, Harput, Çemişgezek ve çevrelerini ele geçirme görevini ona verdi.
Çubuk Bey, önce Harput Kalesini ele geçirdi.Ardından başarılı çalışmalarda bulunarak Eğin.(Kemaliye) Arapgir, Hanzit (Palu ve Genç çevresi)ve Çemişgezek Kalelerini ele geçirdi.Böylece Çemişgezek ve çevresinde Çubukoğulları hakimiyeti başladı.
Çubukoğullarının Çemişgezek ve çevresindeki hakimiyeti 1092 yılında el değiştirdi.Bu tarihte Çubuk Bey’in ölümü nedeniyle Çubukoğullarının başına Mehmet Bey geçti.
Çubukoğlu Mehmet Bey 1113 yılına kadar bazen Büyük Selçuklu Sultanlığına bazen de Anadolu Selçuklu Sultanlığına bağlı kalarak varlığını devam ettirdi.1113 yılında Çubukoğlu Mehmet Bey ölünce hakim olduğu bölgeler Artukoğlu Balak Gazi’nin eline geçti.
6)Artukoğulları Döneminde Çemişgezek
Çubukoğlu Mehmet Bey’den Çemişgezek ve çevresini alan Balak Gazinin hakimiyeti 1124 yılına kadar sürdü.Balak Gazi Harput, Palu Çemişgezek ve Dersim havalisini hakimiyeti altına aldı.Bu tarihte Balak Gazi Haçlılarla girdiği mücadelede kaybetti.Bunun üzerine Çemişgezek ve çevresi Timurtaş’ın egemenliğine girdi.
Artuk Bey bütün Selçuklu kumandanları gibi bir Türkmen Beyi idi. Bu hanedana mensup bir çok hükümdarın elde edilen sikkelerdeki damgalarına bakılırsa bunların Oğuzların “Kayı Boyu’na” mensup olduklarını kabul etmek gerekir.
Artuk Bey bir çok savaşlara ve bu meyanda Malazgirt Meydan Muharebesine de iştirak etmiş ve Selçuklu Sultanları tarafından verilen yüksek görevlerde bulunmuştur.
7) Anadolu Selçukluları Döneminde Çemişgezek
Sultan Alaaddin Keykubad Malatya Ordusu Serdarı Emir Esidüdin Ayaz’ın komutasında 5000 kişilik bir süvari birliğini muhasara araçları ile birlikte Çemişgezek’in fethi için görevlendirdi.İbni Bibi bu dönemlerde Çemişgezek Kalesini şöyle tasvir etmektedir. “Başı semaya yükselmiş bir kaya içine kudretin eli ile oyulmuş bir mağara gördüm. (İn Delikleri kastedilmetedir)Bu kayanın bir tarafındaki vadide Nil’i hiçe sayan ve fili sivrisinek zanneden bir ırmak akıyor.(Burada Tağar Çayı kastedilmektedir.)Suyun öte tarafında sağlam temeller üzerine kurulmuş metin bir kale içinde bir şehir göze çarpıyordu”
İbn-i Bibi Çemişgezek Kalesi’nin Selçuklular tarafından fethedilmesini de şöyle nakleder
“Çemişgezeklilere Kahta’nın akibetinden ve nasıl teslim olduklarından ve imdatlarına gelen Şam Ordusu’nun ne suretle imha edildininden bahisle, tehdit yollu sözler söylemek ve hikayeyi onlara anlatmak üzere ve Çemişgezek Kalesi’ni teslim etmesi için bir elçilik heyetini kale komutanlarına gönderir.Elçiler kale komutanına ulaşamadan kaleden yağmur gibi oklar yağmaya başlar. Bu heyet her ne kadar Biz Elçiyiz sizinle görüşmek üzere geliyoruz dediler ise de aldırış edilmedi. Elçiler mecburen geri döndü. Emir Esidüddin bunun üzerine “Madem ki onlar söz kapısını kapadılar, bizim için cenk yolunu açmak yaraşır”dedi.Emir Esidüddin derhal mancınıkların kurulmasını emretti.Kale kapısında uzun bir mücadele başladı.İlk günkü şiddetli çarpışmalar şafak vaktinden gece karanlığı basıncaya kadar mancınık ve oklarla devam etti. Muhasara bir hafta geceli gündüzlü devam etti.Muhasaranın 8.günü , her birinin içinde 10 muharip ve kenarlarında okların geçebilmesi için delikler açılmış bulunan 10 demir sandık mağaranın üzerinden aşağı sarkıtıldı. Sandıklarda siper almış muharipler bulutlardan yağmur yağdırır gibi mağaranın içine okları yağdırdılar.
Ancak bu çalışmalar beklenen ölçüde başarılı olamadı.Bunun üzerine kalenin bir yerindeki çatlak tesbit edildi.Çatlak genişletilerek içeri girildi. Uzun süren sert bir direnişten sonra zor durumda kalan Çemişgezekliler bir elçilik heyeti göndererek savaşın sona ermesini talep ettiler. Emir Esidüddin bu talebi kabul edince Çemişgezek Kalesi’de Selçuklu hakimiyetine girer.
Anadolu Selçuklularının Çemişgezek hakimiyeti 1226 yılında başlar.Bu durum Moğolların Anadolu’ya hakim olmalarına kadar devam etmiştir.