Çemişgezek birçok kültürü içinde barındırmış ve bu kültürlerden etkilenerek günümüze değin gelmiştir. Kendine özgü gelenekleri, yemekleri, düğün adetleri, manileri, ninnileri,duaları, bedduaları, deyimleri,hikayeleri, bilmeceleri ve söylenceleri ile ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kültür insanın toplumsal yaşamının her alanındaki kendisini ve kendisinin olanın (veya olduğunu sandığını) ifadesidir;çünkü kültür,insanın kendi yaşamını,geçmişten gelen tecrübeler ve birikimlerle ve kendinin yarattıklarıyla nasıl ürettiğini anlatır. İnsan kendini nasıl üretiyorsa,bu üretme yolu onun kültürüdür. Bunun anlamı tek ve yeknesak bir kültürün (örneğin Amerikan,Türk veya Alman kültürünün) olduğu değildir.Kültür,oluş yerinin ve yapılış biçiminin özelliklerine göre, siyasal, ekonomik, sosyal,eğlence, dinlenme, aristokrat, işçi sınıfı, gençlik, müzik, sanat, aile, köy, kent, başkaldırı, boyunsunu, arkadaşlık, dostluk, çevre ve teknolojik kültür gibi gruplara ayrılabilir.Anadolu tek yeknesak bir kültürün değil,tarihler boyu ve günümüzde,birbirinden belli farklılıklar gösteren kültürlere sahiptir. Bu farklılık,insanların bellli zamanlarda ve belli koşullarda kendi varlıklarını üretmede "yaşamlarını yapış yolları" farkıdır.Kültür,dolayısıyla,belli bir topluluğun belli zaman ve koşullarda üretim biçimindeki sosyal kişiliğidir. (...)
Kültür belli bir yaşam biçimini anlattığında, bu yaşam biçimini yaşayanlar, kendilerinden farklı biçimde yaşayanlara farklı biçimde yaklaşmışlardır. Bu yaklaşımlardan önde gelenlerden ikisi gıpta etme ve özenme, diğeri ise, küçümsemedir.Kentlinin köylüyü küçümsemesini, Amerikan pop müziği hayranının Türk müziğinin belli birbiçimini maganda kültürü olarak nitelemesini buna örnek olarak verebiliriz. Kültürün bir başkasını "kültürsüz" olarak küçümsemesi, o kültürün hem kendini üstün görmesi hem de "kültürsüz" olarak nitelediğine karşı kendini korumasını anlatır. (...)
Kültürün üstünlüğü, kültürsüzlük ve kültürün bayağılığı gibi nitelemeler, yaşam biçimleri arasındaki mücadele ve iletişim tarzını anlatır.Tutucuların ve elitistlerin kitle ve popüler kültürü aşağılamaları ve bu kültürün "işgaline" karşı "yüksek" ve "kaliteli" kültürü koruma çabaları bundandır. (...)
Egemen güçler sadece kendi siyasal,ekonomik ve sosyal tarihlerini yazmazlar, aynı zamanda egemenlik altındakilerin tarihini de yazarlar. Böylece, egemenin yazdığı tarih insanın (örneğin Türkiye’nin,Fransa’nın Amerika’nın) tarihi, kültürü, geçmişi yapılır. Bu yazışta, halkın popüleri, egemenin çıkarına göre yeniden anlamlandırılır. (...)
Egemenlik ve mücadele, kazanılınca veya kaybedilince biten bir karaktere sahip değildir; Kazanma ve kaybetme her an için yeniden kazanılmalı ve kaybedilmelidir. Egemenliğin kültürel ve diğer baskı mekanizmaları kesintisiz olarak kazandığını korumak zorundadır. Kültürel alan, popüler kültür dahil, egemenlik ve mücadele alanı olarak biçilenmiştir. Popüler kültürde günümüzdeki durum, bu mücadelenin belli koşullardaki dinamik durumunu anlatır. (...)