Yağmur yağma zamanı ile ilgili olarak “İki yağmur nisanda, bir yağmur gülanda” deyimi söylenir.
Bulutların yönü dikkate alınarak “Bulut gider Muş’a kalk hemen işe, bulut gider Kemah’a hemen kalkın dam loğlamağa” diyerek tehminde bulunulur.
Ayaklar üşümeye başlayınca kar yağacak denmektedir.
Sürekli yağmur yağarsa, yağmurun dinmesi için şu işlem yapılır; kırk tane kel adamın adı sayılır, her biri için ipe düğüm atılır, kırk düğümlü bu ip kimsenin olmadığı bir yerde taş altına saklanırsa yağmur kesilecektir.
Devamlı olarak fırtına eserse, fırtınanın dinmesi için şu işlem yapılır; bir aileden en büyük iki çocuk ellerine iki tabak un alır, fırtınanın estiği yöne doğru koşarak tabaklardaki unu rüzgara verirlerse fırtına etkinliğini kaybedecektir. Yağmur yağmadığı zaman ise toplu olarak çevredeki yatır ve ziyaretlere gidilir, adaklar adanır, yağmur duası yapılır. Ayrıca mahallenin çocukları kendi aralarında toplanarak aşağıdaki tekerlemeyi söyleyerek ev ev dolaşır bulgur, yağ toplar ve topladıkları bu malzemeyle pilav pişirerek aralarında yerler.
Kıçıci mama ne ister
Allah’tan yağmur ister
Petekten bulgur ister
Kaşık kaşık yağ ister.
Yine yağmur yağmadı zaman kırk tane çay kaşığı alınır, üzeri okunarak bir torbaya doldurulur ve suya atılır.
Yılan öldürülüp ateşte yakılırsa yağmur yağacağına inanılır.
Dolu yağdığında evin en büyük çocuğunun koynuna dolu taneleri konursa dolu yağışı kesilir.
Yine dolu yağdığında salat ve selam getirilir, haçurge denilen ocak demiri veya ekmek sacı sokağa atılır.
Gökte bir yıldız kayarsa o anda bir insanın öldüğüne inanılır.
Kuzeybatı ve batıdan esen “Poyraz” toprağa ve insana yarar Güneydoğudan esen “Lodos baş ağrısı yapar.”
Akdeniz ve kıbleden esen “Çanak kurutan” sıcak ve kuru bir rüzgar olup toprağın rutubetini çeker.
Doğudan ve kuzeyden, Munzur’dan esen rüzgara “Dağ Yeli” denilir.
“Samyeli” ise ağaçları kurutur ve yakar. Sabah davara dokunursa davar zerik olur, etleri sararır.
2 – HALK TAKVİMİ
Çemişgezek yöresinde gelecek mevsimlerin nasıl geçeceği ve verimin nasıl olacağı hakkında bazı önseziler vardır ki bunlar şöyle sıralanabilir;
- Kavak ağacı yapraklarını sonbaharda tepedeki dallarından itibaren dökmeye başlarsa kış hafif; alttan dökmeğe başlarsa kış ağır ve soğuk geçecektir.
- Sonbahar aylarında yıldızların parlak görülmeleri halinde kışın soğuk geçeceği, sönük görülmeleri halinde ise sıcak geçeceğine inanılır.
- Tarla köstebeklerinin toprak yığıntıları sıra halinde ise kış hafif geçecek, karışık olursa kış şiddetli geçecektir.
- Alıç, dağdağan, meşe gibi ağaçlar kendine has meyvelerini çok vermişlerse o yıl kış ağır geçecektir.
- Kış ortasında gök gürlemesi halinde o yıl bahar mevsiminin iyi geçmeyeceği ve mahsülün olmayacağına inanılır.
- Koç katımı sırasında kara koyun döllenirse kış hafif geçer, ak koyun döllenirse ağır geçer.
- Karıncaların yuvalarına erken dönüşleri kışın ağır geçeceğini gösterir,
- Geceleri ayın etrafında büyük bir çember görülürse mutlaka yağmur yağacaktır.
- Ekim ayının 5’inde Mehrican soğuğu olur, sebzeleri üşütür.
- Eski takvime göre Haziran ayının 10’cu günü gündönümüdür.
- Şubat sonu ile Mart çapraşık günlerdir. Yola çıkılması uygun görülmez.
3 – BATIL İNANÇLAR
- Sabah ezanında itler ulursa kalkıp ayakkabıların ters çevrilmesi gerekir.
- İstenmeyen ve bir an önce gitmesi istenen bir misafir geldiğinde
ayakkabısının içine bir tutam tuz konur.
- Birinin terliği ters dönmüşse kardeşi ölmesin diye terlik çevrilir.
- Akşam tırnak kesilmez.
- Akşam aynaya bakılmaz, şeytan aklını çeler.
- Akşam sakız çiğnenmez ölü eti çiğnenmiş olur.
- Akşam kapı eşiğinde fazla oturulmaz, banyoda fazla kalınmaz.
- Kişinin üzerinde sökük dikilirse, sökük dikilirken konuşulursa, ot süpürgesi
üzerine değerse ve süpürgeden bir tel alıp atılmazsa o kişi iftiraya uğrar.
- Islık çalınırsa şeytanlar başına toplanır.
- Kazan dibi yiyenlerin düğününde kar yağar.
- Sabah ezanı okunurken kalkıp kapı açılırsa o gün rızkın bol olacağına
inanılır.
- İki bayram arasında nikah kıyılırsa sevenler mutsuz olurlar.
- Hamur yoğururken sıçrarsa misafir gelecektir.
- Küçük çocuk eğilmiş bacak arasından bakıyorsa uzaktan misafir gelecektir.
- Salı günü bir işe başlanırsa, sallanır.
- Cuma günü hiçbir iş yapılmaz.
- Bir taziye evinden dönüşte kendi evinden başka bir eve gidilmez.
- Akşam güneş battıktan sonra ödünç kazan verilmez.
- Akşam vakti çeşmeye gitmek iyi değildir.
- Akşam vakti mezarlığın yanından geçilmez.
- Kara kedi görmek uğursuzluğa delalettir.
- Sağ avcun içi kaşınırsa bir yerden bir şey gelir ama sol avuç kaşınırsa
evinden bir şey çıkacaktır.
- Durup dururken birinin yüzü kızarır veya kulağı çınlarsa birisi onun
hakkında konuşuyordur.
- Baykuş ötüşü uğursuzluk sayılır.
- Köpek uluduğu zaman ertesi sabah bir ölüm haberi alınacaktır.
- Sac ekmeği pişirilirken ekmek kabarırsa, o ev sahibinin zengin olacağına
inanılır.
- Karga dam üstünde veya üstünde öterse, uzaktan haber gelecek demektir.
- Sol gözün seyirmesi o kişinin üzüntülü, sağ gözünün seyirmesinde ise
hayırlı bir haber veya misafir geleceği inancı vardır.
- Bir kişinin ayağının altı kaşınıyorsa yolculuğa çıkacaktır.
- Düğünler Perşembe ve Pazar geceleri yapılır bu iki gün düğün için en
uğurlu günlerdir.
- Bu günler dışında yapılan düğünlerin uğursuzluk getireceğine inanılır.
- Dini bayram sabahından bayram bitimine kadar el işi yapılmaz.
- Ezan okunurken el işi yapılmaz.
4 – NAZARLIKLAR
- Mavi boncuk insan veya eşya üzerinde bulundurulursa o insan veya eşyaya nazar değmeyecektir.
- Yılan kemikleri süslenip işlendikten sonra çocukların sırtına veya
kundak ipine asılırsa o çocuk nazardan korunacaktır.
- Hurma çekirdeği süslenip işlendikten sonra çocuğun sırtına asılırsa
o çocuk nazardan korunacaktır.
- Geyik gözü kumaş parçasına sarılır, işlenir ve gümüş saçaklar
takılırsa o çocuk nazardan korunacaktır.
- Balık kulağı (Solungaçlar) çocuğun kundak ipine takılırsa nazar
değmeyecektir.
- Kartal pençesi süslenir, çocuğun boynuna asılırsa artık nazar
değmeyecektir.
- Süpürgeden de nazarlıklar yapılır, süpürgeden yapılan nazarlıklar
daha çok eşya ve vasıtalar için kullanılır.
- Kapı başlarına çalı asılır ayrıca at nalı çakılır veya geyik boynuzu
asılırsa o eve nazar değmeyecektir.
- Bir miktar kurumuş köpek pisliği veya çörek otunun bir kumaş
parçasına sarılarak taşınması nazarı önler.
- Ayrıca kurşun döktürme veya tuz okutmalarda nazara karşı iyi gelir diye bilinmektedir.
5 – SAĞLIKLA İLGİLİ İNANIŞLAR
O hasta olanların iyileşmek için yatır ve ziyaret denilen yerleri belli zaman ve günlerde ziyaret etmesi, adak adaması, aç ve fakirleri doyurması gerektiğine inanılır.
Romatizmalı hastaların hocaya giderek ip okutmaları ve bu ipi üzerinde taşıması halinde iyileşeceğine inanılır.
Vücudunda yara olanlar hoşirik adı verilen su kaynaklarından aldıkları su ile yıkanırlarsa iyileşecektir.
Haşere ve böcek ısırmalarına karşı apsun (üzeri okutulmuş kil parçası) taşınır. Üzerinde absun bulunduran kişiye ve çevresine böcek işlemez inancı vardır.
Toprak yemeğe başlayan bir çocuğu bu durumdan kurtarmak için, kertenkele öldürüp kuyruğu kesilir ve bir kumaş parçasına sarılarak çocuğun sırtına asılır, çocuk toprak yemekten vazgeçecektir.
Şiddetli baş ağrılarına karşı şu tedbirler alınır;
Bir gümüş parçasının üzeri üç Çarşamba günü okutulur da hastanın üzerinde bulundurulursa, hastanın başı ağrımayacaktır. Buna "sonkubat" adı verilmektedir.
Ayrıca karıncalık yazmalar yöremizin sağlıkla ilgili inançları arasındadır. Egzama şeklinde görülen cilt hastalığı arka arkaya üç Çarşamba günü yazdırılırsa vücuttaki yaralar kaybolacaktır. Yaraları yazan kişinin de eli boş bırakılmaz, az yada çok hediye verilir.
Ağrıyan dişlerin üzerine okunur ve bundan başka kağıt üzerine dua yazılır, bu yazılı kağıt evde kıbleye doğru bir çivi ile duvara çakılır. Diş ağrıdıkça sert bir cisimle çıkarılırsa dişin ağrısı kesilecektir.